top of page

Çalışan hamile kadınların sorunları

  • Writer: nejatahmedjuhar
    nejatahmedjuhar
  • Apr 23, 2019
  • 3 min read

Updated: Apr 25, 2019

"Anadolu Üniversiteye dava açmak zorundaydım"




Kadın olmanın bile zor olduğu dünyada bir de çalışan kadın olmak, hele hele hamile olup çalışan kadın olmak herkesin kolay kolay altından kalkabileceği bir yaşam tarzı değil.

Araştırmalara göre haftada 25 saatten fazla çalışan hamile kadınlar, 200 gramdan daha az ağırlığa sahip bebekleri dünyaya getiriyor. Ayrıca, hamilelik sırasında uzun saatler boyunca çalışan kadınların preeklampsi geliştirme riski daha yüksek olduğu belirtildi.


Avrupa Birliğine üye ülkelerde gerçekleştirilen kapsamlı araştırmaların sonucunda mobbinge maruz kalanların sayısının giderek arttığı biliniyor. Mobbing nedir diye soracak olursanız basit anlatımıyla bir veya birkaç kişinin bir diğer kişiye uyguladığı, düşmanca ve ahlaka, etiğe aykırı yöntemlerle sistematiksel olarak yapılan psikolojik bir baskı şeklinde tanımlayabiliriz.

Yapılan araştırmalar, her iki öğretmenden birinin mobbing mağduru olduğunu ve mobbingin ağırlıklı olarak kadınlara ve genç öğretmenlere yönelik olduğunu gösteriyor.


Çalışma hayatında daha çok işveren-işçi, yöneten-yönetilen, amir-memur arasında yaşanan mobbing vakalarına mağdur kalan Anadolu Üniversitesi Yabancı Diller Meslek Yüksekokulunda Öğretim Görevlisi olan Uğur Arıman hamileyken çektiği acıyı şu şekilde anlatıyor:

“Hamilelik süreci biraz zor geçti. Kendi çalıştığım okulda mobbinge uğradım. Yöneticim, hamilelik dönemimin altıncı ayında bana gerçekten zor ve normalde yapmam gerekmeyen görevler verdi, çok zorlandım. İşimi yapmama gerekçesiyle cezaya maruz kaldım. Bu yüzden bana dava açtılar. Bu durum benim hamileliğimin kötü geçmesine de neden oldu. Kendime ayırmam gereken vakti avukatla görüşmek, dilekçe yazmak ve bu durumla mücadele etmek için harcadım.”


“Anadolu Üniversitesine karşı dava açmak zorunda kaldım”


Doğuma kısa süre kalmışken hakkında soruşturma başlatılan Öğretim Görevlisi Uğur Arıman, kendisine üniversite tarafından fazla ders verildiğini ve o dönemde işini yapmadığına dair ceza almasını istediklerini söyledi. Cezayı vermek istedikleri zaman zaten doğum iznine çıkmış olduğunun altını çizen Arıman, izinde olduğu gün kendisini arayarak dersi olduğunu ve okula gelmesi gerektiğini söylediklerini ifade etti. Israrla gelemeyeceğini söyleyen Arıman, bu durumun yaşandığı gün aniden sancılanarak hastaneye erken gitmek zorunda kaldığını söyledi. Doğumu 21 gün erken gerçekleşen Arıman “Yaşadığım stres doğumu etkiledi ve erken doğum yapmama neden oldu. Doğum yaptıktan sonra iznimin bittiği gün rektörlüğe gittim ve bana verilen zarfı rica ettim. Biz tebliğ ettik dediler ama benim adıma tebliğ edilmemişti. Benim kendi avukatım aracığıyla başvurduğum dilekçede kendileri hatta yapmışlardı. Hemen itiraz hakkımı kullandım. İtiraz ettim, itirazım kabul edildi, kısacası okul haksız düştü.” Davanın Anadolu Üniversitesi ile ilgili bir dava olduğunu çünkü yöneticisini şikayet edemediğini belirten Arıman, bu yüzden üniversiteye karşı dava açmak zorunda kaldığını söyledi. Durumun kendisi için kötü olduğunu çünkü çalıştığı kuruma dava açmak istemediğinin altını çizen Arıman, kişisel haklarını korumak zorunda olduğunu ifade etti. Dava sonucunda haklı bulunarak Yök’ün itirazını kabul ettiğini ve davayı kazandığını söyleyen Arıman, davanın ortadan kalktığını belirtti.

Çalışan kadınların karşılaştıkları sorunlar sadece mobbing değil. Çocuğu doğduktan sonra da büyütme konusunda belli zorluklar yaşanıyor. Çocuğu dünyaya geldikten sonra işe gitmek zorunda kalan Uğur Arıman sözlerine devam etti: “Çocuk doğduktan sonra da sıkıntı yaşadım. Çünkü Türkiye’deki koşullar ücretli izin yapmama izin vermiyor. Ücretli izin doğumla beraber sadece 3 aydı, benim başka gelirim olmadığı için çalışmak zorundaydım ve çocuğumdan ayrı kalmak zorundaydım.” Çocuğuna bakıcı tutmadığını söyleyen Arıman, ailesi ve eşi burada olduğu için onların kendisine destek olduğunu ifade etti. Bu durumun üzücü olduğunu, kendisinin derse giderken, çocuğundan ayrı kaldığını özellikle emzirme saatlerinde çocuğunun yanında olamadığını söyledi.


Çalışan kadınları özelikle çalışan hamile kadınları korumak için neler yapılması gerektiğini sorduğumuz Arıman şu ifadeleri kullandı: “İlk önce Türkiye’de bir Kadın Bakanlığı olmalı diye düşünüyorum. Çalışan kadınların haklarının korunması için mücadele eden kadın hukukçular ve koruyucu yasalar olmalı. Devlette bu anlamda kadınlara destek olmalı. İnsanların güvence altına alınması gerekiyor.” Yasaların değişmesi gerektiğine dikkat çeken Arıman, çalışan kadınlara en az 6 ay izin verilmesi gerektiğini söyledi. Şu an izin kullandığını fakat kendi döneminde böyle olmadığını belirten Arıman, kendisinden sonra bu durumu yasal hale getirdiklerini fakat hala yetersiz olduğunu ifade etti. Yeni doğan bir bebekle altı ay değil daha uzun süre ilgilenilmesi gerektiğine dikkat çeken Arıman, bebeğin ilk bakımını annenin sağlaması için izin verilen sürenin uzatılması gerektiğini söyledi. İlk altı ay ücretli izin dışında daha fazla izin hakkı olması gerektiğini ve ücretin azaltılabileceğini düşünüyor.

KADEM’de (Kadın ve Demokrasi Derneği) çalışan kadınlar için avukatlar tarafından eğitim veriliyor. Bu eğitimler çalışan kadın haklarını, anne haklarını ve kadınların sahip olduğu tüm hakları kapsıyor. Burada kadınlara birçok bilgi veriliyor. Hajdarmataj, çalışan kadınların bazı konularda danışmak istediklerini, kendi haklarını öğrenmek istediklerini ve bilgi sahibi olmak isteyen herkese yardım ettiklerini belirtti.

Comments


© 2023 by Jessica Priston. Proudly created with Wix.com

bottom of page